İnsan zihninin işleyiş sistemi, insanın ne olduğu, insanın sınırlarının ne olabileceği binlerce yıldır merak edilip araştırılıp incelendiği gibi, bugün de merak edilip tartışmaya, anlamaya ve bunun hakkında çalışmaya devam etmektedir.
Peki nedir gerçekten insanın sınırları ? Tek hücreden buraya kadar evrilmiş bu karışık algoritmaların içerisinde , bir çok bilinmeziyle birlikte yaşam mücadelesinin zirvesine çıkabilmiş ; rekabetin yücelttiği küçük tanrıcıklar mıyız? bir yaratıcının özenle yaratıp yeryüzüne gönderdiği aciz kulları mıyız? Tanrının ruhundan üfleyerek değerini en baştan belirttiği halifeleri miyiz?
Ne bilimsel nede tarihsel olarak tam olarak cevap veremediğimiz bu sonu gelmez teorem , sorular ve açıklamalar tartışarak insanı hiç bir yere götüremezken, bu tartışma ve karışıklığın içinde insanın işine en çok yarayacak şey hiç tartışmasız “merak” “araştırma” ve “inanç”tır. İnsanı yücelten bir şey varsa eğer bu üç kelimedir. İnanmalıyız, araştırmış olarak ve dinmeyen bir merak ateşiyle. Merak araştırma ve elde edilen inançla insan kendini yüceltecektir.
İnsanın kim yada ney olduğunu en güzel ortaya koyan şey inandıkları olacaktır. Evren ve kendisiyle ilgili inançları insanı gerçeğine doğru yaklaştıracak ve nihayete ulaştıracaktır.
Ruh, zihin, beden, kainat ve yaratıcı ile olan bağlantılarını keşfetmeye başlayan kişi, varlığın gerçekliğine aşina olmaya başlayacak, bu aydınlanma el yordamı ve nefis rotasından çıkan, yönünü gerçeğin gösterdiği ışıklı yola çeviren bir insanı doğuracak, yaratacaktır.
Kişinin ila-nihaye ulaşması gereken bu hakikat yolculuğunda kendisine gerçeği gösterebilme yeteneğine sahip en önemli parçası bilinci değil, bilinçaltıdır. Zira inançlar bilinçaltı düzeyinde gerçekleşir, bilincimiz sorgulayan, hesap soran, şüphelenen bölümümüzdür. Bu yüzden eğer bu dünyada bulmaya çalıştığınız şey gerçeğin kendisi, hakikatse bilinçaltınızı devreye sokmak ve ona güvenmek zorundasınız. Bir tür içimizdeki koruyucu meleğimiz olan bilinçaltımız, doğduğumuz günden bu yana tüm birikimlerimizle bizi yaşamda tutmaya çalışıp çabalayan (bazen sakar) meleğimizdir.
Bilinçaltına her kes değişik şekilde hitap edebilir ; bilinç üstü, kalp, ruh, ben, can, vs. Bunların hepsini diyebiliriz hiç bir mahsuru yok, kastımız aynı olduğu sürece hepsi birdir.
Bu hakikat yolculuğuna kişiyi bilinçaltıyla birlikte ulaştırabilecek bir çok seçenek bulunmaktadır; değişik nefis terbiyesi içeren tüm öğretiler, tasavvuf, ilim, bilim, yoga, hipnoz, meditasyon, ruhbanlık, inziva, tefekkür ve bunun gibi her biri kendi içinde harika öğretiler, insanı kendi ile ilgili gerçeğe götürebilecek seçeneklerdir.
Pek tabi ki bilgi ve inançlar sorumluluklar yükler. Herkes bir gerçeğin, hakikatin peşindeyken ve sorumluluklar bölümü kimsenin üstlendiği yada gözüne kestirdiği bir şey olmazken,
soruyu kendinize şöyle sorun “ Hakikate erişmek istiyor muyum ?! “
© 2024 Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım kodlama ibrahim demir